21 Ocak 2008 Pazartesi

PROFİTEROL

Sonunda sizlerle profiterol' ün bitmiş halini paylaşıyorum çikolata sosunun tarifini bu hafta içinde paylaşacağım..Profiterol hamuru ve pastacı kremasının tariflerini temel tariflerimde paylaşmıştım..Hepinize şimdiden afiyet olsun..



19 Ocak 2008 Cumartesi

ÇİKOLATA


Çocukluğumdan buyana çikolataya olan tutkunluğumu sağır sultan bile bilir! Zavallı babacığımı akşam geç vakit bakkal bakkal dolaştırdığımı bilirim..

Beni tanıyan herkes yıllarca "senin evleneceğin adamın çikolata fabrikası olması gerek yoksa batarsınız" demişti hiçbir abartı yok!

Şimdilerde kendimi elimden geldiğince frenliyorum, çünkü çikolatalar inanılmaz cazibesiyle cezbedip ruhumuza ve irademize sahip olduktan sonra kocaman K (kalori) olarak bize sırıtıyorlar:))


Evet biraz çikolatanın tarihçesine gözatalımmı?




Çikolata kelimesi Aztek dilinde; kakao çekirdeklerinin gürültülü bir şekilde havanda dövülmesinden dolayı, "gürültü" anlamına gelen "choco" ve "su" anlamına gelen "atle" kelimelerinden türemiştir.İspanyollar'ın Amerika'yı keşfetmeleriyle birlikte kıtadaki mevcut kitapları yakmaları nedeniyle kesin bilgiler olmasa da; çikolatanın tarihinin İ.Ö. 1500 yılına kadar gittiği sanılmaktadır. Eski Amerika uygarlıklarından Mayalar'dan önce Olmecler'in kakao ağaçlarından yararlandıkları bilinmektedir. Zaten "kakao" kelimesi de Olmec dilinden gelmektedir. Kakao ağacına verilen önem Mayalar ile birlikte doruğa çıkmıştır. Mayalar kakaoya ilahi bir anlam yüklemiştir. Bu ürünün kendilerine tanrılar tarafından verilmiş bir ödül olduğunu düşünmektedirler. Zaten kakao ağacının bilimsel ismi "Theobroma Cacao" da "Tanrıların Yiyeceği" anlamına gelmektedir. Değerli Çekirdekler Çikolata, Aztekler zamanında çok popüler olmuş ve toplumun elit kesiminin içtiği bir içecek haline gelmiştir. Avrupalıların çikolata ile tanışması ise Kristof Kolomb'un keşif çalışmaları sırasında olmuştur. Kolomb'un, ele geçirdiği ticaret gemilerinde para yerine kullanılan kakao çekirdeklerinin önemini anlamasıyla Avrupalılar da bu büyülü bitkinin değerinin farkına varmıştır.Kolomb'un İspanya Kralı Ferdinand'a sunmak üzere yanına aldığı bu çekirdekleri kralın huzuruna çıkartan kişi 1521 yılında Hernando Cortes olmuştur. Kolomb'un hayatın birçok alanında yaşadığı şanssızlıkları bu noktada da yaşadığını ve ölmeden önce çikolatanın tadına bakamadığını da belirtelim.23 yıl sonra Dominikli rahiplerin kıtadan Kral Philip'e getirdikleri hediyeler arasında içilmeye hazır çikolata da vardı ve böylece yaşlı kıta çikolatayla tanışmış oldu.İspanyollar Sırrı Kaptırdıİspanyollar, içine şeker koyarak daha tatlı bir içecek haline getirdikleri çikolatanın yapımını diğer Avrupa ülkelerinden bir asır boyunca sakladılar. Ama 16. yüzyılın sonlarında kıtanın da bu tadı keşfetmesiyle İspanyollar kakao çekirdeklerini Amerika'dan alarak Avrupa'ya satmaya başladılar. İlk ticari gemi 1585 yılında Sevilla Limanı'na yanaştı.Çikolata, Avrupa'da tanınmasıyla birlikte 17. yüzyılda kıtada büyük ilgi görmeye başlamış ve ünü her geçen gün artmıştır."Yenen Çikolata" 1847'de 1730'larda makinelerin kullanıma başlanmasıyla seri üretime geçilmiş ve çikolata pahalı bir besin olmaktan çıkmıştır. 1828'de Hollandalı kimyager Conrad J. Van Houten, kakao presini (Dutch Process) icat ederek kakao yağını özünden (liköründen) ayrıştırmayı başarmıştır. Van Houten böylelikle modern çikolatanın şeklini almasına büyük katkıda bulunmuştur. Yenmesi için imal edilen ilk çikolata ise 1847'de Joseph Fry isimli bir İngiliz tarafından üretilmiştir.1875'te İsviçreli Daniel Peter sekiz yıllık bir çabanın ardından çikolatanın özüne yoğunlaştırılmış süt katmanın yolunu bularak bugünkü sütlü çikolataya babalık etmiştir.




TEKRAR MERHABA..

20 Ocak tarihinde sizlerle buluşmak için sözleşmiştim, şuan henüz saat 02.11 ama olsun..
Bugün sizlerle 2 tarifi paylaşacağım, aslında tamamen bitmiş durumdalar fakat ben yinede günün ışımasını mağazaların ılmasını beklemek zorundayım..nedenmi???
ÇÜNKÜ ;
sevgili fotoğraf makinamın pillerinin azizliğine uğramış durumdayım..Büyük bir heves ve amatör fotoğrafçılık ruhumla emek emek fotoğraflar çektim sizlerle paylaşmak için bilgisayarıma yükleyeceğimrada makina kapandı!!!!ve ılmıyor oysa piller yeniydi..
Neyse çok önemsemeyip nazar boncuğu olsun diyerek günün ışımasını bekliyorum bende:)
Marketten pil alıp koşa koşa sizlerle paylaşmaya geleceğim...
Paylaşmak kadar güzel ve insanın ruhunu tazeleyen bir duygu daha olduğunu sanmıyorum..
Sonuna kadar doyasıya paylaşmak..
Bloglarda oluşan dostlukları izleyip takipederken öyle keyif alıyorumki..
Umarım sizlerde benim dostluğumdan paylaşımlarımdan keyif alırsınız.
Sevgiler...

18 Ocak 2008 Cuma

Temel PASTACI KREMASI

Az sonra vereceğim tarif temel pastacı kremasıdır. Çok amaçlı kullanılan acil durumlarda elinizin altında olduğunda hayat kurtarıcı bir krema çeşidi! (Buzlukta 2 ay saklayabiliyorsunuz)


bu kremayı çeşitlendirebiliyorsunuz, portakallı, çikolatalı, likörlü. İlerleyen günlerde bu detaylarıda sizlerle paylaşacağım.



Malzemeler:


2 yumurtanın sarısı

30 gr(2 çorba kaşığı)toz şeker

30 gr (4 çorba kaşığı) un (elenmiş)

15 gr (2 çorba kaşığı) mısır nişastası (elenmiş)

30cl ( 1 -1/1 su bardağı) süt (tercihen yağsız)

1 tatlı kaşığı vanilya

2 çorba kaşığı sour creme (yerine süzme yoğurtta kullanılabilir)

1 yumurtanın akı



Yapılışı:


Yumurta sarıları ve şekerin yarısını bir kaseye koyup koyulaşıncaya kadar çırpın.Un nisaştayı azar azar ekleyip karıştırmaya devamedin.


Bir tencereye süt ve vanilyayı kısık ateşte ısıtın (kaynamamasına dikkatedin!)Isınınca tencereyi alıp sütü unlu karışıma azar azar ,ama sürekli karıştırarak ilave edin. Karışımı naylon süzgeçten geçirerek yeniden tencereye aktarın ve kısık ateşte sürekli karıştırarak ısıtın.Üzerinde kabarcıklar belirmeye başlayacaktır.Çiğ un kokusu gidene dek (5-6dk) pişirin.Tencereyi ateşten alıp muhallebi kıvamındaki karışımını bir kaseye boşaltın.Kasenin üstünü plastik filmle sararak oda sıcaklığında 10 dk bekletin (Bu işlem kremanın üzerinde zar gibi bir tabaka oluşmaması içindir). Sonra buzdolabına kaldırıp 15-20 dk soğutun.








Kaseyi buzdolabından alıp çırparak sour creme (süzme yoğurt) ekleyin. Başka bir kasede yumurta akını kar haline gelinceye kadar çırpın.kalan şekeri çırpaya devamederek ekleyin.Karışımı azar azar kremaya ekleyin.Kasenin üstünü yeniden plastik filmle örtüp buzdolabında en az 1 saat soğutun.

Bu krema özellikle profiterol ve ekler de harika sonuçlar veriyor!

Fakat bu sihirli kremanın kullanıldığı birçok tarif var sonuçlarıda inanılmaz..

Temel PROFİTEROL HAMURU

Malzemeler:
125 gr ( 1 su bardağı un )
75 gr ( 5 çorba kaşığı ) tuzsuz tereyağı
2 yumurta
1 yumurtanın akı
25 cl (1 su bardağı su)
bir tutam tuz

Un ve tuzu yağlı kağıt üzerine eleyin (çok kolaylık oluyor).Tereyağını kalı dipli bir tencereye koyup üzerine suyu ekledikten sonra tencereyi kısık ateşe koyun ve yağı eritin. Tereyağı eriyince ateşin altını açın bir taşım kaynatın.Kaynayınca tencereyi alın tuzlu karışımı içine boşaltarak tahta kaşık yardımıyla hızlı hızlı karıştırın.Tencereyi tekrar ateşe alıp karıştırmaya devamedin taki tencerenin ortasında bir hamur topu halini alana dek!









Sonra tencereyi ateşten alın. Yumurtaları ve yumurta akını bir kasede hafifçe çırpın ,tenceredeki hamura azar azar çırpılmış yumurtadan dökün ve tahta kaşıkla pürüzsüz bir hamur oluncaya kadar karıştırmaya devamedin..
Evet şimdi krema sıkma torbasıyla yada tatlı kaşığı yardımıyla istediğiniz biçimleri verebilirsiniz..




Böyle uzun uzun anlattığıma bakmayın 15 dk da bitiyor oldukça pratik bir tarif..
Afiyet olsun..

Temel Sağlam Tarifler...

Bu bölümde sizlerle temel tarifleri paylaşacağım, denediğim %100 güvenilirliğine inandığım sağlam tarifler:)
Ben tariflerimde elektronik tartı yada cup ölçülerini kullanıyorum, fakat evinde bu ölçüler olmayanlar için bardak ölçülerinide belirteceğim..

İlk olarak sizlerle paylaşmak istediğim tarif PROFİTEROL HAMURU!..
Çocukluğumda annemin sürekli yapması için delirdiğimi hatırlıyorum:) Ozamanlar ismi profiterol değil şukaydı. Şuka pasta!
Aslında çok da eskilerden bahsetmiyorum sözü geçen 80' li yıllar..
İşte eskilerin Şuka pastası, şimdilerin Profiterol hamuru geliyor...

13 Ocak 2008 Pazar

Ben şimdi kahvemi alıp sizlerle paylaşacağım çalışmalarımın başına dönüyorum;
20 Ocak 2008 de görüşmek üzere:)

HERKESE MERHABA;

En nihayetinde bende katılıyorum:)

Çocukluğumdan bu yana mutfağa çok yakın hissettim kendimi,malum burcum boğa!..Ve çocukluğumdan bu yana hep değişik tatlar peşinde koşturdum durdum (halen koşturmaktayım:) Tatlı benim için aşk,sırrı çözülmeyen bir büyü oldu adeta..Bir çoğumuzun aynı şeyleri hissettiğine eminim..

Bende bundan sonra bu tutkumu,aşkımı sizlerle paylaşacağım..

Değişik tatlar denemek,o tatların büyüsünde kaybolmak isteyen herkesi bekliyorum...